“AVUKATLARIN GÖREV SUÇLARI, YARGILAMA GÖREV SUÇLARI, YARGILAMA REJİMİ VE DİSİPLİN HUKUKU“ KİTABI YAYIMLANDI
Afşin adliyesi otoparkının kumandasının çalışmaması üzerine; duruşmaya yetişmek için arabasını adliye girişinde park etmek zorunda kalan Av. Ayhan ÖZDEMİR hakkında, (kolluk kuvvetlerinin şikayeti üzerine)
“trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve kişiyi bir yere gitme hürriyetinden yoksun bırakma” suçlarından soruşturma başlatılır. İfade vermek üzere soruşturma savcısına giden avukatın “ayakta” ifade vermesi istenir.
Devamında yaşanan tartışma sonucu; Av. Ayhan ÖZDEMİR hakkında bu kez “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret ve kamu görevlisine görevini yaptırmamak için direnme suçlarından” soruşturma açılır, avukat gözaltına alınır ve tutuklanır.
Soruşturma biçiminden anlaşılmakta ki; “duruşmaya yetişmek için adliye otoparkı kapısında araç bırakma” fiili, “görev sırasında işlenen suç” olarak değerlendirilmemiş. Keza; Elbistan Cumhuriyet Başsavcılığı’na göre,
“Yargı görevinin ifası sırasında görevin yapılmasını engelleyecek şekildeki eylemlerin, herhangi bir vatandaş ya da hukuk mesleğini icra eden kişiler tarafından gerçekleştirilmiş olmasının suçun oluşumuna ve uygulamaya bir etkisi bulunmamakta”
Yargılama sürecinde bu tartışılacaktır. Basımı tam da bu gündeme denk gelen Avukatların Görev Suçları, Yargılama Rejimi ve Disiplin Hukuku isimli kitaptan biz avukatlar yararlanacağız. Bununla birlikte; bu ve benzeri olayları yorumlamada, “yargı yetkisini” kullanan hakim ve savcılara da yol gösterici olur umarız.
ÖNSÖZ
Doğrusunu söylemek gerekirse, savunma mesleğinin tarihçesi üzerinde durarak bir önsöz yazmayı uygun bulmadım. Bilinen şekliyle güzel konuşan kişilerce ücretsiz icra edildiği söylenen bu kadim meslek, Antik Yunan ile başlayıp Roma Hukuku üzerinden günümüze dek anlatılır. Bence, savunma öncelikle bir reflekstir ve haklı ya da haksız kişinin, kendisine ya da yakınlarına yönelik bir saldırı söz konusu olduğunda istem dışı olarak ortaya çıkar. Bir yönüyle ilkel ve vahşi de olabilen savunma insanların, toplulukların, devletlerin olmazsa olmazları arasındadır. Kısacası canlı varsa savunma da vardır. İşte avukatlık mesleğinin tarihsel kökenlerini de buralarda aramak gerekir.
Birlikte yaşam zorunlu olarak kural gerektirir. Kuralın olduğu yerde ise yaptırımlar ve bu yaptırımları uygulayacak otoritenin varlığı kaçınılmazdır. En basit anlatımı ile hukuk normları bu temel ihtiyaca, yani ortak alanın korunmasına katkı sağlar. Ceza hukukuna özgü kurallar ise son çare olarak ve özgürlüğü sonlandıran yaptırımlarıyla düzeni daha etkin biçimde korur. Ortaya çıkan ihlalin, kural dışı davranışın saptanması çalışma konumuz itibariyle suç teşkil eden eylemin mevcudiyetinin ortaya konulması ise çok önemli ve güç bir meseledir. Hüküm verilmeden önce ciddi bir tartışma yapılmalı ve isnat karşısında yapılacak bu tartışmanın sonucunda değinilen ihlalin mevcut olup olmadığı tespit edilmelidir. Savunmada ikili bir görünüm karşımıza çıkar. İlki suç teşkil eden davranışı gerçekleştiren kişinin savunmasıdır. Kişi kendisine yönelik suçlamayı ya reddeder ya kabul eder ya da kabul etmek ile birlikte meşru gerekçelerini ortaya koyar. Bu aşamadan sonra ise mesleki olarak savunma devreye girer ve doğru ve adil sonucun bulunması için çaba harcanır. Bu çabanın temsilcisi avukat savunduğu kişi ile aynı fikirde olabileceği gibi, farklı da düşünebilir. Hem savunma yapmak hem de adaletli bir hükmün oluşumuna katkı sunmak biraz önce de vurguladığımız gibi tahminlerin ötesinde güçtür ve karmaşıktır. Unutulmamalıdır ki savunma mesleği gerçeğin örtülmesine değil, açığa çıkarılmasına hizmet eder.
Sevgili Meslektaşlarım yukarıda yazdıklarımın aktüel bir önemi yoktur ve zaten bilinen şeylerdir. Bu çalışmanın konusundaki farklılık savunma mesleğini icra eden bir avukatın suç oluşturan olası ihlalleridir. Görev bağlantısının mevzuatta özel bir karşılığı olması nedeniyle de yargılama rejimi ve disiplin hukuku da tamamlayıcı nitelikte eserin içeriğine dahildir.
Avukatların Görev Suçları, Yargılama Rejimi ve Disiplin Hukuku
Avukatların mesleki faaliyetlerini yerine getirmeleri esnasında faili olabilecekleri suç tiplerinin belirlenebilmesi için ceza hukuku mevzuatı kapsamında avukatların konumunun tespit edilmesi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun öngördüğü yeni esaslar da yürürlüğe girince şart olmuştur. Bu nedenle çalışmamızda öncelikle avukatların kamu görevlisi konumu tüm görüş farklılıkları ve yargı kararları da dikkate alınarak tespit edilmiştir.
Ulaşılan sonuç doğal olarak eserin sistematiği açısından önemliydi. İşte kitabımızda yer verdiğimiz suçları ele alırken ilk yaptığımız plan sadece avukatların işleyebileceği suçlar, avukatlarla birlikte herkesin işleyebileceği suçlar ve herkesin işleyebileceği suçlar şeklindeydi. Bu plan kapsamında karşılaştığımız suç tiplerinin yerini yeniden gözden geçirdiğimizde akademik olarak isabetli bulmadık ve incelememizi kamu görevlisi sıfatıyla işlenebilecek suçlar, adliyeye karşı suçlar ve bu sınıflandırmaya dahil edilemeyen diğer suçlar şeklinde yapmayı tercih ettik. Bu noktada bir hususa özel olarak değinmek isterim. Prensip olarak suçun yapısal unsurları ve özel görünüş biçimlerini incelediğimiz çalışmamızda her suç tipi bakımından birbirini tekrar eden açıklamalardan kaçınmak amacıyla kusurluluk hakkında açıklamalara yer vermedik.
Özetle bu kitap ile avukatların ceza mevzuatı kapsamındaki kamu görevlisi sıfatı, bu sıfat dikkate alınarak önemli gördüğümüz suç tipleri ve bu sıfatın yol açtığı temel meselelerin belirlenmesi, avukatlar bakımından farklı düzenlemeler içeren yargılama rejimi ve disiplin hukuku incelenmiştir.
Bu girişten sonra bu kitabın yazılma nedeni hakkında kısa bir bilgi vermek isterim. İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi (SEM)’de yaklaşık 20 yıl ders verdim. Bu derslerin bir bölümü Avukatların Görevlerinden Kaynaklanan Suçlar hakkındaydı. Bilindiği üzere 2005 yılında temel ceza yasaları değişti ve avukatların hukuksal konumları yeniden tarif edildi. Uyum yasalarında özensizlikler oldu. Doktrinde ve yargı kararlarında hem tartışma hem de çelişkiler ortaya çıktı. Bu tartışmaya biz de dahil olmak istedik. Bu çalışmanın faydalı olmasını umuyorum.
Biraz önce de değindiğim gibi staj eğitim merkezinde bu dersi uzun yıllar verdik. Dersin verilmesinde kıymetli öğrencim, meslektaşım ve Türk Ceza Kanunu Genel Hükümler Şerhi’ni birlikte kaleme aldığım Av. Serra Karadeniz ve yine kıymetli öğrencim, stajyerim, meslektaşım Av. Burak Akın’ın özverili çabaları mutlaka hatırlanmalıdır. Elinizdeki eserin hazırlanmasında bu akademik birlikteliğin ve ortak emeğin katkısı çok büyüktür. Onların yüksek enerjisi ve çalışkanlıkları olmasa böyle bir çalışma ortaya çıkmazdı. Kendilerine teşekkürü vazife bilirim. Bu esere kendileriyle birlikte imza koymaktan dolayı gurur duyarım. Yine sevgili meslektaşım Av. Selin Demirtaş Işıka ve stajyer Av. Nur Beril Nalbantoğlu’na tüm katkıları için çok teşekkür ederim. Tabii ki her çalışmamızda mesleki, insani ve teknik desteğini esirgemeyen sevgili meslektaşlarım Av. Ali Mesut Seçkin’e ve Av. Zeynep Serra Mahmutoğlu’na da teşekkür etmem gerekir. Son olarak Beta Yayınları’nın sahibi Seyhan Satar ve kitap tasarımını gerçekleştiren Gökhan Ayrancı’ya da teşekkürlerimi sunarım.
Son sözüm, hocalığı çok sevdim, avukatlığı da… Hiçbir avukatın avukata ihtiyacı olmaması dileğiyle…
Prof. Dr. Fatih Selami MAHMUTOĞLU, 2023