SUÇ MAĞDURU ÇOCUKLARIN BEYANI
Beyan delili, çocukların mağdur olduğu davalarda en önemli delillerden biridir. Bu nedenle, usule uygun, maddi vakayı çözüme elverişli, uzman gözetiminde, eğitimli soruşturma makamları ve avukat ile çocuğu örselemeden , beyanının alınması büyük önem taşımaktadır. Temel hedef; mağduriyet yaratan suça dair delil toplamanın yanında, ceza adalet sistemi içerisinde çocuğun ikincil mağduriyetine neden olmamaktır. Bu konuda, mevzuat ve gelişen uygulamaya dönük sistemlerle birlikte, adli sürece giren çocukların beyanlarının yaş ve gelişim düzeyine uygun bir yaklaşım sergilenerek elde edilmesiyle, çocuğun korunmasını da hedef alan bir uygulama bütünlüğü yaratılması esastır. Ancak ülkemizde bütünlüklü çocuk politikalarının eksikliği nedeniyle; sıklıkla yapılan mevzuat değişiklikleri, yönetmelik ve genelgeler ile boşlukların tamamlanmaya çalışılması sonucu doğmakta; uygulamada da sürecin tamamlanmasını önceleyen, şekli işlemler gerçekleşmektedir.
Uluslararası sözleşmelerde suç mağduru çocuklara dair genel açıklamaların yanında, ulusal ve uluslararası mevzuatta çocukların suç mağduru olma hallerine ilişkin düzenlemeler daha çok çocuk cinsel istismarı mağduriyetlerine ilişkin düzenlenmiştir.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi (BMÇHS) madde 1, Türk Ceza Kanunu madde 6/b Çocuk Koruma Kanunu madde 3 uyarınca “18 yaşın altında her birey çocuktur.”
Çocuğun üstün yararı kavramının belirlendiği BMÇHS madde 3/1 uyarınca “Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir” düzenlemesi yer almaktadır. BMÇHS madde 12 uyarınca “Görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendilerini ilgilendiren her konuda görüşlerini ifade etme hakkı vardır. Çocuğun yaşı ve olgunluk derecesine uygun olarak görüşlerine önem verilmelidir. Çocuğu ilgilendiren adli ve idari işlemlerde dinlenmesine fırsat verilmelidir.”
Anayasa madde 10 “(Ek fıkra: 12/9/2010-5982/1 md.) “Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.”
Bunların yanında Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi; mağdurların beyanlarının alınması, yargılamada dikkat edilmesi gereken kuralların belirlendiği en geniş sözleşmedir. Türkiye’nin de taraf olduğu bu sözleşmeye göre özet olarak;
“Taraf devletler soruşturmanın ve ceza davasının çocukların yüksek menfaatlerine uygun ve haklarına saygı içinde yürütülmesini sağlamak için gerekli yasal ve diğer tedbirleri alır, soruşturma ve ceza davasının çocuğun yaşadığı travmayı ağırlaştırmamasını sağlar ve mağdurlara koruyucu bir yaklaşım benimseyerek soruşturma ve ceza davalarının öncelikli ele alınmasını ve haksız gecikmeler olmaksızın yerine getirilmesini , adil ve tarafsız yargılama ile savunma haklarına halel getirmeksizin, mağdurların hak ve çıkarlarını koruyacak yasal ve diğer tedbirleri alır.
-Mağdurlara ifade sırasında hakları ve sunulacak hizmetler ile özel olarak red etmediği taktirde soruşturma ve davanın seyri konusunda bilgi verilmesi.
-Yargılama sonunda hüküm giyen kişilerin tahliyesi halinde mağdur ve ailelerinin bilgilendirilmesi
-Delillerden haberdar olma, delil sunma görüş ve ihtiyaçlarını açıklama endişelerini iletme yöntemlerinin sağlanması
-Haklarının korunması amacıyla uygun destek hizmetlerinin sağlanması
-Kimlik bilgilerinin tanınmalarının açığa çıkmasına yol açacak bilgi yayılmasının engellenmesini sağlamak
-Kendi ve yakınlarının yıldırma kısas ve çifte mağduriyetten korunmasını sağlamak
– Faillerle soruşturma ve kovuşturmada doğrudan temasta olmalarını engellemek
-Mağdurların ceza davasında taraf sıfatı olması hallerinde ücretsiz adli yardım desteği almalarını sağlamak
-Mağdur ile veli çatışması hallerinde mağdur için özel bir temsilci atanmasının sağlanması
– Vakıf, dernek, devlete bağlı örgütler sivil toplum örgütlerinin mağdurun kabul etmesi halinde mağdurlara destek ve yardım sağlamasına imkan tanımak
-Mağdurlara bilgi verilmesi, yaş ve olgunluklarına uygun anlayabildiği dilde sağlamak
-Mağdur şikayetçi olmasa veya şikayetinden vazgeçse dahi sözleşmedeki suçların soruşturulmasına dair işlemlerin devam etmesini sağlamak
-Cinsel istismar ve çocuk fuhuşu gibi suçlarda zamanaşımını mağdurun reşit olması ertesinde başlatılmasını sağlamak
– Tüm işlemlerde çocukların cinsel sömürü ve istismarı konusunda bu amaçla eğitimli uzman kişilerin bulunmasının ve yeterli mali kaynaklara sahip olmasının sağlanması
-Çocuğun ifadesinin alınmasının; gecikmesizin, bu amaçla tasarlanmış binalarda, eğitilmiş profesyonellerce, mümkünse tüm süreçte aynı kişilerce, cezai amacın amacı ile sınırlı bir biçimde, yasal temsilci veya kendi talep ettiği yetişkin yanında, iç hukuka uygun mahkemede delil olarak kullanılacak biçimde ses ve görüntü kaydı ile gerçekleştirilmesinin sağlanması
-Ceza mahkemesi işlemlerine katılan hakim savcı avukatların cinsel istismar ve cinsel sömürü konusunda eğitimli olması
-Duruşmaların kapalı yapılması…
-Mağdur duruşmaya fiziki olarak gelmeden uygun teknoloji ile dinlenmesinin sağlanması” düzenlemeleri bulunmaktadır.
2005 yılında yürürlüğe giren 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu ile çocuklar, suça sürüklenen çocuk ve korunma ihtiyacı olan çocuk statüsünde ikili bir ayrıma tabi tutulmuştur. Buna göre Suça sürüklenen çocuk: Kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuğu, ifade eder.
Korunma ihtiyacı olan çocuk: Bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen ya da suç mağduru çocuğu, ifade eder.
Çocuk Koruma Kanunu ile hem suça sürüklenen çocuklar hem de korunma ihtiyacı olan çocuklara ilişkin temel ilkeler belirlenmiş ve esas olarak usul kurallarına dair düzenlemeler yapılmıştır. Ancak Çocuk Koruma Kanunu madde 15 uyarınca “ SSÇ ile ilgili soruşturma çocuk bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı tarafından bizzat yapılır “ şeklindeki düzenlemeye rağmen mağdurun çocuk olması halindeki soruşturmalara dair özel bir düzenleme bulunmadığından bu işlemler genel savcılık soruşturma makamlarınca yapılmaktadır. Bu nedenle de esas olarak CMK hükümleri mağdur çocuklar için belirleyici olmakta uygulama, genelge ve yönetmelikle mağdur çocuk yararına düzenlenmeye çalışılmaktadır.
Oysa çocuğun adli sistemle ilk muhatap olduğu anda sadece bir ceza dosyasının hazırlanmasına dönük bilgilerin şeklen elde edilmesi değil yaşına gelişimine uygun ihtiyaçları ve korunması da esas alınarak sürece devamlılığının sağlanması gerekmektedir. Bu amaçla da çocukların beyanlarının alınmasında uzmanlaşmış kolluk-soruşturma-kovuşturma makamları-avukat, sürece müdahale eden aktif uzman desteği, yargısız yansız etkili bir iletişim, çocuklara özgü görüşme alanı, tekrarlayan görüşmelerden kaçınma, soruşturma ve yargılama süreçlerini kısa sürede tamamlama, beden muayenesi dahil her aşamada aydınlatılmış onam alma, çocukla iletişim kuran aktörlerde devamlılık, anlaşılır bir dil kullanma, gizlilik ve hukuksal bilgilendirme dikkat edilmesi gereken konuların yalnızca bir kısmıdır. Bunun yanında ses ve görüntü kaydı yapılmasının da ikincil mağduriyetlerin önlenmesinde, önemli faktörlerden biri olduğu bilinmektedir.
Ceza Muhakemesi Kanunu Tanıkların Dinlenmesi Başlıklı 52. madde uyarınca (1) Her tanık, ayrı ayrı ve sonraki tanıklar yanında bulunmaksızın dinlenir. (2) Tanıklar, kovuşturma evresine kadar ancak gecikmesinde sakınca bulunan veya kimliğin belirlenmesine ilişkin hâllerde birbirleri ile ve şüpheli ile yüzleştirilebilirler.
(3) Tanıkların dinlenmesi sırasındaki görüntü veya sesler kayda alınabilir. Ancak;
- a) Mağdur çocukların,
- b) Duruşmaya getirilmesi mümkün olmayan ve tanıklığı maddî gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunlu olan kişilerin,
Tanıklığında bu kayıt zorunludur.
(4) Üçüncü fıkra hükmünün uygulanması suretiyle elde edilen ses ve görüntü kayıtları, sadece ceza muhakemesinde kullanılır.
13.04.2001 gün ve 24372 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Genel Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü / Büro Amirliği Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliği” ne göre yönetmeliğin amacı “korunmaya muhtaç olan, ihmal ve istismara maruz kalan, bulunan, evden veya kurumdan kaçan, mülteci, refakatsiz, sokakta yaşayan, sokakta çalıştırılan, oturduğu yeri haber vermekten aciz, hakkında koruma, ıslah ve/veya tedavi tedbiri alınan, suça maruz kalan, suç işlediği şüphesi altında bulunan, kimliği tespit edilemeyen çocuklara yönelik olarak polis tarafından yürütülecek hizmetleri düzenlemektir.” Yönetmeliğin 9 maddesine göre “Suçun mağduru küçükse, bunlara karşı işlenen meşhut suçlarda, kovuşturulması suçtan zarar gören kimsenin şikayetine bağlı olan fiillerde şüphelinin yakalanması ve soruşturma yapılması için şikayete gerek yoktur. Mağdur çocukla yapılacak görüşmeler sosyal çalışmacı tarafından gerçekleştirilir, ayrıca sosyal inceleme raporu hazırlanır. Suça maruz kalan çocuğun kimliği gizli tutulur.”
Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usûl Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik Madde 5./(5) Mağdur çocuğun tanık olarak dinlenmesi hâlinde, yemin hariç, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun tanıklığa ilişkin hükümleri uygulanır. 5/(6) İşlenen suçun etkisiyle psikolojisi bozulmuş mağdur çocuk, bu suça ilişkin soruşturmada tanık olarak bir defa dinlenebilir. Maddî gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunluluk arzeden haller saklıdır.5/ (7) Mağdur çocuğun tanık olarak dinlenmesi sırasında psikoloji, psikiyatri, tıp veya eğitim alanında uzman bir kişi bulundurulur. Bunlar hakkında bilirkişilere ilişkin hükümler uygulanır
Kolluğun çocuk birimi Madde 16 – (1) Çocuklarla ilgili kolluk görevi, öncelikle kolluğun çocuk birimleri tarafından yerine getirilir. (2) Kolluk bünyesinde çocuklarla ilgili işlemlerin yürütülmesi sırasında, bunların soruşturma nedeniyle kolluk biriminde bulunan yetişkinlerle karşılaşmalarının engellenmesi için gerekli tedbirler alınır. (3) Kolluğun çocuk birimi, korunma ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocuklar hakkında işleme başlandığında durumu, derhal çocuğun veli veya vasisine ya da çocuğun bakımını üstlenen kimseye, baroya ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna, çocuk resmî veya özel bir kurumda kalıyorsa ayrıca kurum temsilcisine bildirir. Ancak, çocuğu suça azmettirdiğinden veya istismar ettiğinden şüphelenilen yakınlarına bilgi verilmez. Keyfiyet, soruşturma dosyası içine konulmak üzere tutanak altına alınarak derhâl Cumhuriyet savcısına bildirilir. (4) Çocuğun yararı aksini gerektirmediği takdirde kollukta bulunduğu süre içerisinde yanında yakınlarından birinin devamlı olarak bulunmasına imkân sağlanır. Çocuğu suça azmettirdiğinden veya istismar ettiğinden şüphelenilen yakınları yanında bulundurulmaz. Keyfiyet hazırlanan tutanağa yazılarak adlî veya idarî makamlara sevk edilen evraka eklenir. (5) Kolluğun çocuk birimi, suça sürüklenen çocuğun aileye teslimini gerektiren hâllerde; çocuğun teslim edileceği veli, vasi, kanunî temsilci veya bakımını üstlenen kimseleri bulamaz ya da bunların çocuğu suça azmettirdiğinden veya istismar ettiğinden şüphelendiğinde bu kişilere teslim edemez. Cumhuriyet savcısının talimatını alarak Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna teslim eder. (6) Kolluk görevlisi, teslim ettiği çocuğun veli, vasi, kanunî temsilcisi veya bakımını üstlenen kimselerin çocuğa yeterli rehberliği sunamadığı veya çocuğu yeterince gözetemediği hususlarında bilgi edinmesi hâlinde durumu Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna derhâl bildirir. (7) Korunma ihtiyacı içinde olan çocuğun bulunduğunun bildirimi, tespiti veya hakkında acil korunma kararı almak için beklemenin çocuğun yararına aykırı olacağını gösteren nedenlerin varlığı, çocuğun teslim edileceği veli, vasi, kanunî temsilcisi veya bakımını üstlenen kimselerin sosyal, ekonomik ve kültürel durumu ile yörenin örf ve âdetleri dikkate alınarak, çocuğun yaşama, gelişme, korunma ve katılım hakları ile yarar ve esenliğinin tehlikeye düşebileceğinin tespiti hâlinde; kolluğun çocuk birimi, durumun gerektirdiği önlemleri almak suretiyle çocuğun güvenliğini sağlar ve mümkün olan en kısa sürede Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna teslim eder.Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, kolluk tarafından getirilen çocukların derhâl teslim alınabilmesi için gerekli önlemlerialır. Kolluğun çocuk birimi, suç mağduru olan korunma ihtiyacı içinde olan çocuklar hakkında Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna teslim işlemini, Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda yapar.
CMK madde 150/2:Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.
Bu mevcut düzenlemeler ışığında suçun mağduru çocuk, kolluğun çocuk birimi ile irtibata geçtiği andan itibaren kolluk tarafından derhal baroya bildirimde bulunulması gerekmektedir. Devamında çocuğun sosyal çalışmacı ile görüşmesi ve avukat yanında CMK madde 52 uyarınca ses ve görüntü kaydı ile beyanının alınması gerekmektedir. Ancak bugün çocuk şubelerinin çok azında sosyal çalışmacı görüşmesi gerçekleşmekte, ses görüntü kaydı ile çocuk beyanının alınması yoluna gidilmektedir. Örneğin, hırsızlık suçunun mağduru bir çocuğun beyanı, avukat yanında ses görüntü kaydı olmaksızın gerçekleştirilmektedir. İşlenen suçun etkisi ile psikolojisi bozulma hali, genel olarak cinsel suçlar dışında dikkate alınmamaktadır.
Bunun yanında SSÇ ile ilgili yargılamaların kapalı olmasına dair düzenleme CMK madde 185’de “Sanık, on sekiz yaşını doldurmamış ise duruşma kapalı yapılır; hüküm de kapalı duruşmada açıklanır,” açıkça belirtilmesine rağmen mağdurun çocuk olması halinde çocuğun korunmasını sağlayacak duruşmaların kapalılığına dair bir düzenleme CMK’da bulunmamaktadır. Mağdurun çocuk olduğu davalarda sanık yetişkin ise, CMK madde 182/2 “(2) Genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, duruşmanın bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına mahkemece karar verilebilir. (3) Duruşmanın kapalı yapılması konusundaki gerekçeli karar ile hüküm açık duruşmada açıklanır.” uyarınca karar alınması gerekmektedir. CMK madde 182 uyarınca kapalılık kararının kabul edildiği hallerde de sadece mağdur çocuğun duruşmada beyanının alınacağı duruşmada değil duruşmanın tamamının kapalı yapılmasına mutlaka dikkat edilmelidir.
MAĞDUR ÇOCUK BEYANININ ALINMASINDA ÖZEL UYGULAMALAR
A- 2012 yılında 2012/20 sayılı Başbakanlık genelgesi ile ÇOCUK İZLEM MERKEZLERİ kurulmuştur. Genelgeye göre “Mağdur çocukların; kolluk kuvvetleri, adli merciler ve sağlık kurumları tarafından ayrı ayrı değerlendirilmesi ve bu süreçte yaşadıklarını defalarca dile getirmek zorunda bırakılması, gizliliğin yeterince sağlanamaması, ilgili kurumlarda çocukla görüşme yapanların; çocuğun ruhsal durumunu gözeterek görüşme yapabilecek yeterlilikte eğitime sahip olmaması halinde, çocuğun uğradığı travma şiddetlenmektedir.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak; çocuk istismarının önlenmesi ve istismara uğrayan çocuklara bilinçli ve etkin bir şekilde müdahale edilmesi amacıyla, öncelikli olarak cinsel istismara uğramış çocukların ikincil örselenmesini asgariye indirmek, adli ve tıbbi işlemlerin bu alanda eğitimli kişilerden oluşan bir merkezde ve tek seferde gerçekleştirilmesini temin etmek üzere; Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneler/kurumlar bünyesinde Çocuk İzlem Merkezlerinin (ÇİM) kurulması ve bu merkezlerin işleyişinin Sağlık Bakanlığınca koordine edilmesi gerekli görülmüştür “
Oluşturulan ÇİM’ler ile Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde cinsel istismar mağduru çocuğun beyanın alınması, muayenesinin yapılması, raporunun hazırlanması sağlanmaktadır. Bugün itibari ile İstanbul’da Bakırköy Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi-Küçükçekmece Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi- Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi-Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesibünyesinde Çocuk İzlem Merkezleri bulunmaktadır.
Çocuk İzlem Merkezleri soruşturma aşamasında çocuğun beyanının alındığı mekanlardır. Burada ilk olarak çocuk ve ailesi ile uzman ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından bir temsilci ile beraber görüşme gerçekleştirilir, çocukla birebir görüşen uzman sürecin nasıl gerçekleşeceğine dair çocuğa bilgi vererek, olay hakkında konuşur ve devamında aynalı bir odada ses ve görüntü kaydı ile beyanı alınır. Bu süreçte çocuğun vekil aracılığı ile temsili zorunludur. Çocuğa CMK uyarınca atanan avukat da çocuk ve ailesi ile tanışarak ön görüşme gerçekleştirmeli ancak çocuğun yaşadığı olayı bir de kendisine ayrıntılı anlatması konusunda ısrarcı olmamalıdır. Ancak avukatların ayırt etme gücüne sahip çocuğa ve ailesine beden muayenesi isteyip istemediğini sorması gerekmektedir. Çocuğa atanan avukatın sonuçlarını hatırlatarak çocuğun beyanı ile bağlı olduğuna dikkat edilmelidir.
Uygulamada aynalı bir odada gerçekleşen süreçte ; çocuk ve uzman aynalı odanın bir tarafında diğer tarafta ise çocuğa görevlendirilen avukat, Cumhuriyet Savcısı, katip ve ASHB temsilcisi yer alır. Cumhuriyet Savcısı mikrofon ile uzmana soruları iletirken kulaklık ile soruları duyan uzman, yaşına gelişimine uygun bir biçimde soruları çocuğa iletir. Çocuğu temsil eden avukat da soru sormak istediğinde sorular Cumhuriyet Savcısı tarafından uzmana iletilmektedir. Tüm süreç ses ve görüntü kaydına alındığı gibi aynı zamanda tutanağa da bağlanır ve görüşme ertesinde tutanak taraflarca imzalanır. Çocuğun beden muayenesini kabul etmesi halinde ÇİM’lerde beden muayenesi de gerçekleştirilmektedir. Ayrıca mevcut soruşturma dosyasına uzmanlar tarafından adli görüşme raporu hazırlanarak eklenir.
B- 18.11.2018 tarihli Adli Görüşme Odaları Yönetmeliği ile ADLİ GÖRÜŞME ODALARI oluşturulmuştur. Yönetmeliğin 1. Maddesine göre “ Bu Yönetmeliğin amacı; öncelikli olarak çocuğun üstün yararı ilkesi uyarınca çocuk dostu adli usullerin işletilmesini, adli süreç içinde yer alan mağdur, tanık ve suça sürüklenen çocuklar ile cinsel suç, aile içi şiddet mağdurları ve diğer kırılgan gruba dahil mağdurlarla uygun ortam ve yöntemle görüşme yapılmasını, ikincil örselenmenin önlenmesini, korunma ihtiyaçlarının tespitini ve ilgili hizmetlere yönlendirilmesini sağlamak üzere adliyeler bünyesinde özel bir alan olarak adli görüşme odalarının kurulması, işlerlik kazanması, ilgili personelin görev, yetki, sorumlulukları ile bu odaların işleyişine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.”
Adliye içinde bulunan Adli Görüşme Odaları sadece çocuklar için değil daha sonraki düzenlemelerde ifade edildiği üzere tüm “kırılgan grupları” kapsayacak şekilde düzenlenmiştir. Soruşturma ve kovuşturma aşamasında kullanılan adli görüşme odaları yine mağdur çocuklar açısından, sadece uzmanla görüşerek özel bir odada diğer soruşturma ve yargılama süjeleri ile yan yana gelmeden gerçekleşmektedir. Soruşturma aşamasında çocuk ve uzmanın bulunduğu aynalı odanın yanındaki bir odada Cumhuriyet Savcısı , çocuğun vekili , katip ile birlikte çocuğun beyanı alınmakta, kovuşturma aşamasında ise çocuk ve uzmanın bulunduğu odadan SEGBİS sistemi ile duruşma salonundan izlenmeleri ve beyanının alınması sağlanmaktadır.
30.04.2021 tarihinde “ADLİ DESTEK VE MAĞDUR HİZMETLERİ YÖNETMELİĞİ ” yayınlanmıştır. Buna göre “Bu Yönetmeliğin amacı; adli süreçte suç mağdurlarına ve adli desteğe ihtiyaç duyan kişilere sağlanacak hizmetler ile Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemelere sunulacak hizmetlerin yerine getirilmesine dair görev, yetki ve sorumluluklar ile buna ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.”
Adliyelerde “ADLİ DESTEK VE MAĞDUR HİZMETLERİ MÜDÜRLÜKLERİ” kurulmuş ve adliye içinde görev alan uzmanların bu müdürlük çatısı altında toplanması sağlanmıştır. Adli Görüşme Odaları Yönetmeliği ile faaliyete geçen adli görüşme odalarının ise bu yönetmelikle yeniden kuruluş esasları belirlenmiştir. Yönetmelikte geçen tanımlamalara göre Kırılgan grup: Adli destek görevlileri tarafından yapılan bireysel değerlendirme sonucunda suçtan daha fazla etkilendiği ve korunması gerektiği tespit edilen mağdurlar ile adli sisteme dâhil olan çocukları,” ifade etmektedir.
Yönetmeliğin Çocuklara yönelik hizmetler başlıklı MADDE 35 – (1) 5395 sayılı Kanun uyarınca Cumhuriyet başsavcılığı, mahkeme veya hâkimin istemi üzerine suça sürüklenen veya korunma ihtiyacı olan çocukların kaygı düzeylerinin düşürülmesi, kendilerini rahat ifade edebilmeleri ve haklarında gereken tedbirlerin belirlenebilmesi için müdürlükçe adli destek görevlisi görevlendirilir.(2) Cumhuriyet savcısı çocuğun üstün yararı ilkesi uyarınca tedbir odaklı yaklaşımın bir neticesi olarak uygun koruyucu ve destekleyici tedbirlerin belirlenebilmesi, çocuğun ifadesinin alınması, sosyal inceleme raporu hazırlanması veya çocuk hakkındaki diğer işlemlerin yerine getirilebilmesi için müdürlükten adli destek görevlisi görevlendirilmesini isteyebilir.(3) Mahkeme veya hâkim, çocuğun ifadesinin alınması, sosyal inceleme raporu hazırlanması veya diğer işlemler sırasında kendisini rahat ifade edebilmesi ve uygun koruyucu ve destekleyici tedbirlerin belirlenebilmesi için müdürlükten adli destek görevlisi görevlendirilmesini isteyebilir.(4) Adli destek görevlisi tarafından yukarıdaki işlemlerin yapılması sırasında çocuğun kırılgan gruba dâhil olabileceğinin anlaşılması hâlinde bireysel değerlendirme yapılmak üzere çocuk kırılgan grup destek bürosuna yönlendirilir.
Aile mahkemelerine sunulan hizmetler başlıklı MADDE 36 – (1) Aile mahkemesinin görev alanına giren iş ve işlemlerde hâkimin istemi üzerine müdürlükçe adli destek görevlisi görevlendirilmek suretiyle aşağıdaki hizmetler sunulur:a) Davanın esasına girilmeden önce veya davanın görülmesi sırasında, mahkemece istenen konular hakkında taraflar arasındaki uyuşmazlık nedenlerine ilişkin sosyal inceleme yapmak ve rapor hazırlamak.b) Mahkeme tarafından sosyal inceleme raporunun yanında çocuğun beyanına tekrar başvurulmak istenilmesi durumunda adli görüşme odasında alınacak beyan sırasında hazır bulunmak.c) Duruşmada dinlenilmesine karar verildiği hallerde çocuğun üstün yararı ilkesi gözetilerek kendisini rahat ifade etmesini sağlamak amacıyla çocuğu duruşmaya hazırlamak, duruşmada hazır bulunmak ve görüş bildirmek. ç) Yapılan iş ve işlemler sırasında gerekli görülmesi hâlinde tarafların aile, boşanma veya ebeveyn danışmanlığına yönlendirilmesi hususunda aile mahkemesine görüş bildirmek. d) Çocuğun üstün yararını göz önünde bulundurmak suretiyle hazırlanan sosyal inceleme raporunda, çocuk ve ebeveynleri hakkında uygulanabilecek tedbirlere yönelik görüş bildirmek. e) İhtiyaç duyulması hâlinde taraflar hakkında evlilik birliğinden doğan yükümlülüklere ve müşterek çocuklarla ilişkilere dair uygun tedbirler önermek. f) Mahkemece verilecek diğer görevleri yapmak.
Çocuklara öncelik verilmesi başlıklı MADDE 52 – (1) Çocuğun üstün yararı dikkate alınarak çocukların makul sürede ifade ve beyanlarını verebilmeleri ve böylece ikincil örselenmelerinin önüne geçilebilmesi için müdürlük tarafından adli görüşme odasının belirli gün veya saatlerde çocuklar için kullanılmasına karar verilebilir.(2) Gerekli hallerde ve odanın uygun olması durumunda çocuklar için ayrılan gün ve saatlerde adli görüşme odası diğer kişilerin ifade ve beyanlarının alınması için de kullanılabilir.
Soruşturma aşamasındaki işlemler başlıklı MADDE 53 – (1) Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısının adli görüşme odalarının kullanılmasına karar vermesi hâlinde yazı işleri personelince UYAP üzerinden randevu alınır.(2) Talebi alan adli görüşmeci tarafından görüşme yapılacak kişi ifade veya beyan alma işlemine hazırlanır ve ilgili Cumhuriyet savcısına haber verilir. Soruşturmaya konu olay ve görüşme yapılacak kişiye yöneltilmesi gereken sorular hususunda Cumhuriyet savcısı ile ön görüşme yapılabilir.(3) Soruşturma aşamasında 5271 sayılı Kanunun 52 nci maddesi uyarınca mağdur çocuğun veya duruşmaya getirilmesi mümkün olmayan ve tanıklığı maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunlu olan kişilerin beyanının alınması sırasında görüntü veya ses kaydı alınır. Zorunluluk arz etmeyen hallerde de görüşme yapılan kişinin tekrar adli sürece dâhil edilmesini engellemek amacıyla rızası dâhilinde sesli ve görüntülü kaydı alınabilir.
Mahkeme aşamasındaki işlemler başlıklı MADDE 54 – (1) Görüşme yapılacak kişinin ifade ve beyan alma işleminin adli görüşme odasında yapılmasına tensip aşamasında veya duruşma sırasında karar verilmesi hâlinde yazı işleri personelince gecikmeksizin UYAP üzerinden randevu alınır. (2) Çıkarılan davetiyede ifadenin adli görüşme odasında alınacağı belirtilerek görüşme yapılacak kişinin ifade gün ve saatinde adli görüşme odasında hazır olması istenir. Davetiyelere adli görüşme odalarındaki süreç hakkında bilgilendirici metin veya broşür konulabilir. (3) İfade veya beyanın adli görüşme odasında alınacağı durumlarda, adli görüşmeci gerekli işlemleri derhal başlatır ve görüşme yapılacak kişiyi ifade veya beyan alma işlemine hazırlar. Niteliğine göre ifade ve beyan alma işlemini hâkim, bizzat gözlem odasına gelerek yapabileceği gibi Bakanlık tarafından kurulan aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla kişilerin dinlenilmelerine imkân sağlayan sistem aracılığıyla da gerçekleştirebilir.
Bunun yanında yine esas itibari ile yargılama makamlarının usul ve esaslara uygun hareket etmelerini sağlamak amacıyla birkaç farklı düzenleme yayınlanmıştır
ADALET BAKANLIĞI Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 19/11/2018 Konu: Çocuk ve Kadınlara Karşı İşlenen Cinsel Suç Soruşturmaları Genelge No 170:
“…mağdur çocuğun; kolluk görevlileri, sağlık çalışanları ve adli merciler tarafından ayrı ayrı dinlenmesi, tekrarlanan usul işlemleri sebebiyle mağdurun faille tekrar karşılaşmak durumunda kalması, üçüncü kişiler huzurunda olayı en ince ayrıntısına kadar defalarca anlatması, yaşanılan travmayı derinleştirebilmektedir. Cinsel istismar suç soruşturmalarında; mağdur çocukların ikincil örselenmesini asgariye indirmek, adli ve tıbbi işlemlerin bu alanda eğitimli personelin görev yaptığı bir merkezde ve tek seferde gerçekleştirilmesini temin etmek üzere, 32 ilde 35 hastane/kurum bünyesinde Çocuk İzlem Merkezi (ÇİM) kurularak adlî işlemlerin bu merkezlerde uzmanlar aracılığıyla yerine getirilmesi sağlanmıştır. …Mağdur çocuğun ifadesinin alınacağı yerde Çocuk İzlem Merkezi bulunmaması hâlinde, işlenen suç nedeniyle psikolojisi bozulmuş mağdur çocuğun ifadesinin alınması sırasında Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca uzman bulundurulması ve işlemin görüntülü ve sesli olarak kayıt altına alınması gerekmektedir. Bu halde, çocuğun cinsel istismarıyla ilgili soruşturmalarda, olayın çocuk üzerinde yarattığı etki de dikkate alınarak; çocuğun bizzat Cumhuriyet savcısı tarafından dinlenmesi ve ikincil örselenmenin önüne geçilebilmesi amacıyla bu işlem sırasında suçun nitelendirilmesi için sorulması gereken tüm hususların sorularak olayın aydınlatılması söz konusu olumsuz etkiyi azaltacaktır. Nitekim, Ceza Muhakemesi Kanununun 236’ncı maddesi, soruşturma sırasında psikoloji, psikiyatri, tıp veya eğitim alanında uzman bir kişi eşliğinde görüntülü ve sesli olarak kayıt altına alınan mağdur çocuk ifadesinin, mahkemede yargılama sırasında da kullanılmasını ve maddi gerçeğin ortaya çıkması bakımından zorunluluk bulunmadıkça yalnızca bir kez dinlenmesini öngörmektedir. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için zorunluluk bulunması ve ceza muhakemesindeki “doğrudan doğruyalık” ilkesi ile “adil yargılanma hakkı”nın bir sonucu olarak şüpheli, sanık ya da müdafii tarafından mağdur çocuğa soru sormalarına imkan tanımak amacıyla soruşturma veya kovuşturmada kural olarak bir kez dinlenen mağdur çocuğun istisnai olarak tekrar dinlenilmesine ihtiyaç duyulabilmektedir. Bu durumda, ifade ve beyan alma işlemlerinin Bakanlığımız tarafından çalışma usul ve prensipleri belirlenen adlî görüşme odalarında yerine getirilmesi, söz konusu odanın bulunmadığı yerlerde ise Ceza Muhakemesi Kanunu ile Çocuk Koruma Kanununun amir hükümleri uyarınca, çocuğun üstün yararı ilkesi de gözetilerek işlemlerin tamamlanmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Bu itibarla;
1- Cinsel dokunulmazlığa karşı bir suç işlendiğinin öğrenilmesi halinde, Cumhuriyet savcısınca derhal soruşturmaya başlanması ve bu konuda mutlaka Cumhuriyet başsavcısına bilgi verilmesi,
2- Cumhuriyet savcısınca; maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için araştırmaya başlanması, tüm delillerin hızlı bir şekilde toplanması, adli kolluk birimlerine gerekli emir ve talimatların gecikmeksizin iletilmesi ile kolluk tarafından yerine getirilecek işlemlerin takip ve denetiminin yapılması,
3- Cinsel istismara uğramış çocukların ikincil örselenmelerinin önüne geçilebilmesi için ifadelerin uzmanlar eşliğinde, zorunlu haller dışında tek seferde ve mümkün olduğu ölçüde Çocuk izlem Merkezleri kullanılarak bizzat Cumhuriyet savcısı tarafından alınması,
4- Cinsel dokunulmazlığı ihlal edilen suç mağdurlarının ifade alma işlemlerinde gerektiği ve mümkün olduğu ölçüde Adli Görüşme Odalarının kullanılması,
5- Cinsel suç soruşturmalarında, delillerin toplanması sırasında yaşanabilecek eksiklik veya gecikme nedeniyle koruma tedbirleri hakkında birbirinden farklı değerlendirme ve uygulamalara gidilmesinin, mağdur ve yakınları kadar toplumun da adalete olan inancını olumsuz etkileyebileceği hususunun göz önünde bulundurulması,
6- Bu soruşturmalarda, mağdur ve çocuğun mahremiyetinin korunması, soruşturma konusu eylemin onların geleceği üzerinde olumsuz etkiler bırakmasının önüne geçilebilmesi ve masumiyet karinesinin korunabilmesi açısından soruşturmanın gizliliği ilkesine riayet edilmesi,
7- Soruşturma dosyasına ilişkin delil veya görüntüleri usulüne aykırı olarak paylaşan ya da buna sebebiyet verenler hakkında kanuni gereğine tevessül edilmesi yer almaktadır.
SUÇ MAĞDURLARININ DESTEKLENMESİNE DAİR 10.06.2020 tarihli 63 NO’LU CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ:
Adli görüşme odaları MADDE 8/ (2) Adli görüşme odalarında yapılan tüm iş ve işlemler görüşme yapılan kişinin örselenmesini engelleyecek şekilde ve mümkün olan en kısa sürede gerçekleştirilir. Çocuklarla ilgili iş ve işlemlerde çocuğun yüksek yararı ilkesi dikkate alınır.
Cinsel suç mağdurlarına yönelik hizmetler MADDE 9– (1) Ceza Muhakemesi Kanununun 236 ncı maddesinin beşinci ve altıncı fıkralarının uygulanması bakımından cinsel suç mağdurlarının tekrarlanan mağduriyetini önlemek, adli ve tıbbî işlemlerin bu alanda eğitimli görevliler tarafından tek seferde gerçekleştirilmesini temin etmek amacıyla Bakanlığın talebi üzerine Sağlık Bakanlığı tarafından cinsel suç mağdurlarına yönelik hizmet veren merkezler kurulur. Üniversiteler tarafından da bu merkezler kurulabilir. (2) Bu merkezlerin kurulmasına, işleyişine ve denetimine ilişkin usul ve esaslar, Adalet Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.
ADALET BAKANLIĞI Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Dairesi Başkanlığı 01.04.2021 tarihli 176 nolu genelge
ÇİM, nitelikli cinsel istismar mağduru çocukların muayene ve beyan işlemlerinin uzmanlar aracılığıyla bir arada tamamlanabilmesine imkan tanımaktayken; AGO, SEGBİS donanımı ile hakim ve Cumhuriyet savcılarının yanı sıra şüpheli, sanık, müdafii ve mağdur vekilinin de uzmanlar aracılığıyla mağdura çevrimiçi soru yöneltebilmesine olanak tanımaktadır. Soruşturma ve kovuşturma mercilerine kendilerini doğrudan ifade etmekte zorlanan çocuklar, uzmanlar tarafından yapılan ön görüşme sonrasında özel iletişim teknikleri kullanılarak alınan ifade ve beyanlarında kendilerini daha rahat ifade edebilmektedirler. Uzmanlar, sorulması gereken sorulan çocukların yaş ve gelişim düzeylerine uygun şekilde yöneltmekte ve bu sayede örseleyici sorulara doğrudan muhatap olmayan çocukların üstün yararı gözetilmektedir. Bu suretle sağlıklı ve ayrıntılı bir beyan delili de elde edilebilmektedir.
Bu itibarla;
|-5271 sayılı Kanunun 236’ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca çocuk veya mağdurun, şüpheli veya sanık ile yüz yüze gelmemesi ya da ifade veya beyanının özel ortamda alınması gerektiği değerlendirilen durumlarda mutlaka AGO’nun kullanılması,
2-AGO’nun sadece çocuk ifadelerinde değil, şüpheli veya sanık ile yüz yüzyüze gelmemesi ya da beyanının özel ortamda alınması gerektiği değerlendirilen diğer suç mağdurlarının beyanlarının alınmasında da kullanılması,
3-5237 sayılı Kanunun 102 ve l03 üncü maddelerinin birinci fikralarına ilişkin soruşturma ve kovuşturmalarda fail ve mağdurun yüz yüze gelmemesi ya da mağdurun beyanının özel ortamda alınması gerektiği değerlendirilen durumlarda mağdur beyanının mutlaka
4-Soruşturma aşamasında AGO veya ÇİM’de beyanına başvurulan çocuk veya mağdurlara, şüphelinin lehine ve aleyhine sorulması gereken hususlar ile maddi hakikatin ortaya çıkarılmasına yönelik tüm soruların yöneltilmesi, böylece zorunluluk arz eden durumlar dışında bu mağdurların kovuşturma aşamasında beyanlarının yeniden alınmasının önüne geçilmesi
5-ÇiM veya AGO’da soruşturma aşamasında alınan ifade kayıtlarının öncelikle değerlendirilmesi, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunluluk bulunmayan hallerde ya da alınan ifade ve beyanların diğer delillerle (kamera/ses kaydı, biyolojik delil, swap, parmak izi, ilkrar vs )desteklenmesi durumunda mağdurun ÇİM veya AGO da alınan beyanı ile yetinilmesi
6-5237 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasına ilişkin kovuşturmalarda, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için mağdur çocuğun mutlaka tekrar dinlenilmesi gerektiği değerlendirilen durumlarda mağdur çocuk beyanının ÇİM ve benzeri özel merkez|erde alınması vb düzenlemeler yer almaktadır
Mağdur ve Şikayetçinin Dinlenmesi başlıklı Ceza Muhakemesi Kanunu 236 madde (1) Mağdurun tanık olarak dinlenmesi halinde, yemin hariç, tanıklığa ilişkin hükümler uygulanır. (2) İşlenen suçun etkisiyle psikolojisi bozulmuş çocuk veya mağdur, bu suça ilişkin soruşturma veya kovuşturmada tanık olarak bir defa dinlenebilir. Maddî gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunluluk arz eden haller saklıdır. (3) Mağdur çocukların veya işlenen suçun etkisiyle psikolojisi bozulmuş olan diğer mağdurun tanık olarak dinlenmesi sırasında psikoloji, psikiyatri, tıp veya eğitim alanında uzman bir kişi bulundurulur. (Mülga cümle:17/10/2019-7188/22 md.) (…)
(4) (Ek:17/10/2019-7188/22 md.) Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından ifade ve beyanının özel ortamda alınması gerektiği ya da şüpheli veya sanık ile yüz yüze gelmesinde sakınca bulunduğu değerlendirilen çocuk veya mağdurların ifade ve beyanları özel ortamda uzmanlar aracılığıyla alınır. (uygulamada adli görüşme odaları kullanılmaktadır)
(5) (Ek:17/10/2019-7188/22 md.) Türk Ceza Kanunu’nun 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen suçlardan mağdur olan çocukların soruşturma evresindeki beyanları, (Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda,) bunlara yönelik hizmet veren merkezlerde Cumhuriyet savcısının nezaretinde uzmanlar aracılığıyla alınır. Mağdur çocuğun beyan ve görüntüleri kayda alınır. Kovuşturma evresinde ise ancak, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından mağdur çocuğun beyanının alınması veya başkaca bir işlem yapılmasında zorunluluk bulunması hâlinde bu işlem, mahkeme veya görevlendireceği naip hâkim tarafından bu merkezlerde uzmanlar aracılığıyla yerine getirilir. Mağdur çocuk yargı çevresi ve mülkî sınırlara bakılmaksızın en yakın merkeze götürülmek suretiyle bu fıkrada belirtilen işlemler yerine getirilir.(uygulamada çim ler kullanılmaktadır)
(6) (Ek:17/10/2019-7188/22 md.) Türk Ceza Kanunu’nun 102 nci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen suçlardan mağdur olanların soruşturma evresindeki beyanları bakımından da beşinci fıkra hükmü uygulanır. Ancak, beyan ve görüntülerin kayda alınmasında mağdurun rızası aranır.(7) (Ek:17/10/2019-7188/22 md.) Beşinci ve altıncı fıkra kapsamında alınan beyan ve görüntü kayıtları dava dosyasında saklanır, kimseye verilmez ve gizliliği için gerekli tedbirler alınır. (8) (Ek:17/10/2019-7188/22 md.) Beşinci ve altıncı fıkra kapsamında alınan beyan ve görüntü kayıtları, yazılı tutanağa dönüştürülür. Bu tutanak, talepte bulunan şüpheli, sanık, müdafii, mağdur, vekil veya kanuni temsilciye verilir. Beyan ve görüntü kayıtları bu kişilere soruşturma ve kovuşturma makamlarının gözetiminde gizliliği korunmak suretiyle izletilebilir.
Tüm genelge, kararname, yasal düzenlemelere rağmen, soruşturma aşamasında CMK 236/5’de özel olarak TCK 103/2 madde halinde ÇİM’lerin kullanılacağı belirtildiği için, bir çok vakada soruşturma aşamasında çocukların beyanı nitelikli cinsel istismar olmadığı gerekçesi ile AGO dahi kullanılmaksızın çocuk şube müdürlüğünde, hatta ses görüntü kaydı dahi olmaksızın, alınma yoluna gidilmektedir. Oysa bir çok vakada henüz soruşturma aşamasında bir suçun nitelikli cinsel istismar mı, yoksa basit cinsel istismar ya da sarkıntılık , cinsel taciz mi olduğu çocuğun veya yakınlarının ilk aktarımı ile bilinemez. O nedenle çocuk cinsel istismar şüphesi her vakada, mağdur beyanı mutlaka ÇİM’lerde alınmalıdır. Bunun mümkün olmaması halinde en azından AGO’da alınması sağlanmalıdır. Aksi durum mutlaka tutanağa bağlanmalı, hukuka aykırı uygulama olduğu belirtilmelidir. Bunun yanında özellikle kovuşturma aşamasında; somut bir gerekçe gösterilmeksizin, çocuğun beyanı soruşturma aşamasında ÇİM’de alınmış olsa dahi tensiple AGO’da çocuklar dinlenmek üzere çağrılmaktadır. Hatta istinaf aşamasında da çocukların AGO dahi olmaksızın dinlenmelerine karar verilebilmektedir. Oysa çocukların ikincil mağduriyetlerinin ortadan kaldırılması için gerçekten zorunluluk arz eden haller dışında çocukların tekrar tekrar ifade vermelerinin önüne geçilmesi gerekmektedir. Bu nedenle çocuğun ilk beyanının alınmasında usule uygun süreç yaşanması büyük önem taşımaktadır
Bugün her ne kadar yaşanan sorunların uygulamadan kaynaklandığı değerlendirmesi yapılabilse de temel nedenin adil yargılanma hakkı önündeki engeller, etkili soruşturma yükümlülüğündeki ihlaller ve bütünlüklü çocuk politikalarının eksikliği olduğunu kabul etmek gerekir. Mahkeme kararlarının gerekçesizliği, usule aykırı beyanların elde edilmesi halinde mevzuata uygun davranmayanlara dönük yaptırımların etkin uygulanmaması ve kamu makamlarının çalışanlarını koruma refleksi, işin yürütümünden sorumlu olanların mazeretlerini kabul edilebilir hale getirmemektedir. Oysa zarar görenin çocuk olduğu dikkate alındığında nitelikli meslek elemanı ve mekan yetersizliği, ekipman eksikliği gibi gerekçelerin savunu olarak kabul edilmemesi gerekmektedir. Zira çocuk üzerinde oluşacak zarar, bahsedilen tüm mazeretlerin ötesinde korunması gereken üstün yararın ihlali olarak değerlendirilmelidir. Bunun yanında özellikle CMK uyarınca çocuk davalarında görev yapacak olan avukatların, çocukla ilgili mevzuat bütünlüğüne vakıf olma zorunluluğu dışında, çocukla iletişim teknikleri dahil ihmal ve istismar farkındalığı – önleme ve korumayı hedefleyen bakış açısı ile özel eğitim almış olmaları , çocuk hak ihlallerinin önlemesinde büyük katkı sağlayacaktır.